Günümüz kentlerinde mimari üretim, artık yalnızca "yeni" olanı inşa etmeye değil, var olanın potansiyelini yeniden keşfetmeye de odaklanmaktadır. Bu bağlamda restorasyon ve yeniden işlevlendirme (adaptive reuse) kavramları, kültürel mirasın korunması kadar sürdürülebilir şehircilik anlayışının da merkezinde yer almaktadır.
Dijital teknolojilerin hızla geliştiği günümüzde, içmimarlık yalnızca mekân üretimi değil, aynı zamanda dijital bir deneyim tasarımı haline gelmiştir.
Bir zamanlar kâğıt kalemle başlayan tasarım süreci, bugün yapay zekâ destekli üç boyutlu (3D) platformlarda, gerçek zamanlı olarak yürütülmektedir.
Bir içmimarın ürettiği her proje, yalnızca bir mekân tasarımı değil; aynı zamanda fikrî bir üründür. Ancak, tasarımın somut bir yapıya dönüşmesi sürecinde, çoğu zaman bu fikrî emeğin sınırları belirsizleşir.
İçmimarlık mesleği, yaratıcılıkla uygulamanın kesiştiği bir alandır ve bu nedenle telif, proje mülkiyeti, uygulama hakları ve etik...


